Geçmişi uzun yıllara dayanan zeytin ağaçları sadece bir ağaç türü değil, aynı zamanda birbirinden değerli bilgileri de içinde biriktiren hazineler. Bu hazinenin içerisinde ise şifalı yapısından dayanıklılığına, tarihinden anlamlarına kadar keşfedilmeyi bekleyen hepsi birbirinden ilginç bilgiler mevcut. O halde gelin, zeytin ağacı hakkında ilginç bilgileri birlikte keşfedip bu ağacın paha biçilemez değerini daha iyi anlayalım.
Zeytin Meyve mi, Yoksa Sebze mi?
Öncelikle şu kafa karışıklığını gidererek zeytin ağacı hakkında bilgiler serimize başlayalım. Genel olarak “Zeytin bir meyve mi, yoksa sebze mi?” düşüncesi akıllarda karışıklık yaratan bir konu. Çünkü bir yiyeceğin sebze ya da meyve olduğunu belirleyen şeyin tadı olduğuna inanılır. Ancak durum böyle değil. Bir yiyeceğin sebze veya meyve olması, bitkinin hangi kısmından geldiğine göre belirlenir.
Meyveler, bitkinin çiçekli kısmında gelişir. Sebzeler ise bitkinin çiçek dışındaki tüm kısımlarından gelebilir. Yani bir sebze; bitkinin yaprağı, kökü, sapı veya kabuğu olabilir. Buna göre zeytinin bir meyve olduğu söyleyebiliriz. Hem de şifa dolu bir meyve.
Bu soruyu cevapladığımıza göre şimdi, daha ilginç bilgiler ile zeytin ağacını keşfetme zamanı.
Asırlarca Süren Yaşam
Bir zeytin ağacının kaç yıl yaşayabileceğini biliyor musunuz? Bu sorunun cevabını 30, 50, hatta 100 yıl olarak düşünüyor olabilirsiniz. Ancak tüm bu sayıların, zeytin ağacının ortalama ömür süresinin yanında oldukça küçük kaldığını söyleyelim. Çünkü ölümsüz ağaç olarak bilinen zeytin ağaçları, iklim ve bakım şartlarına göre ortalama olarak 500 yıl yaşayabilir. Hatta iyi bakıldığı müddetçe zeytin ağacı, tüm ihtişamı ve dayanıklılığı ile 1000 yaşını görebilir. Kısacası bir zeytin ağacına boşuna ölümsüz ağaç demiyorlar.
Yasalarla Korunan Değer
Ortalama ömründen de anlaşıldığı gibi asırlarca yaşayan zeytin ağacı, uzun ömrün temsili. Zeytin ağacının tarihine bakıldığında bu uzun yaşamı engellemenin büyük cezalarla karşı karşıya kaldığını söylemek mümkün.
Efsanelere göre Romalı Lucio Cornelio Silla, savaş aleti olarak kullanmak üzere tüm zeytin ağaçlarını kestirmiş. Bunun üzerine Antik Çağ’ın güçlü siyasetçisi Solon, daha fazla ağaç diktirerek bu değeri korumak için yasa çıkarmış. Yasa kapsamında her zeytinlik için yılda ikiden daha fazla ağaç kesilmesine izin verilmemiş ve kesenlere de ceza uygulanmış. İşte, bu yasa ilk zeytin ağacı koruma yasası olarak biliniyor.
Ülkemizde de zeytinliklerin korunması için özel bir kanun mevcut. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun ile zeytin ağaçları koruma altına alınıyor. Kanunun 20. maddesinde de belirtildiği zeytin ağaçlarına zarar verecek, çoğalmalarını engelleyecek toz ve duman çıkartan tesislerin zeytinliklerin yakınında kurulması yasak. Ayrıca yine aynı maddede zeytincilik sahalarının daraltılamayacağı da belirtiliyor.
Kutsal Bir Hediye
Antik Yunan’daki ilk zeytin ağacı koruma yasasını keşfettiğimize göre zeytin ağacı hakkında ilginç bilgilere Antik Yunan’dan devam edelim.
Yunan mitolojisine göre tanrıların armağanı olan üç şey var ve bu üç şey olmadan Yunan mutfağı düşünülemez. Bunlar da tahıl, şarap ve zeytin.
Tahıl, tanrıça Demeter’in; şarap, tanrı Dionysos’un, zeytin ise tanrıça Athena’nın armağanı olarak biliniyor. Yani zeytin ağacının meyvesi olan zeytin, Antik Yunan mitolojisine göre Athena’nın insanlara bir armağanı. Antik Çağ, heykel ve görsellerine bakıldığında da Athena’nın sembolleri arasında zeytin dalını görmek mümkün.
Barışın Sembolü
Konu Athena’nın zeytin dalı sembolüne geldiğine göre zeytin dalının nasıl barışın sembolü olduğundan da bahsetmenin zamanı geldi. Atina şehrine ismini veren tanrıça Athena, aslında bir yarışmayı kazanarak ismini şehre veriyor. “Peki, nasıl?” diyorsanız hemen anlatalım.
Yine bir efsaneye göre yeni kurulan şehre isim vermek için Zeus tarafından bir yarışma düzenlenmiş. Bu yarışmada denizler tanrısı olarak bilinen Poseidon bir at ve Athena da bir zeytin ağacı yaratıp şehre armağan etmiş. Kazanan ise zeytin ağacı ile Athena olmuş ve şehre Atina ismi verilmiş.
Tabii bunun üzerine Poseidon çok öfkelenmiş. Bu öfkeyi dindirmek için Athena, Poseidon’a bir zeytin dalı armağan etmiş. Böylece “zeytin dalı uzatmak” olarak dilimize yerleşen zeytin dalı, barışın sembolü haline gelmiş.
Güç ve Kuvvetin Simgesi
Tabii ki zeytin sadece barışın değil, güç ve kuvvetin de simgesi. Çünkü ölümsüz ağacın meyvesinden yapılan zeytinyağı, hayat içeceği olarak biliniyor.
Heracles, Roma mitlerindeki adıyla Herkül, Yunan mitolojisindeki kahramanlık hikayelerinin başrolü. Ancak Heracles bir yarı tanrı olduğu için ölümsüzlüğü arayan bir kahraman. Bunun için de Heracles’e birbirinden zor 12 görev verilmiş. Mitolojide Heracles’in 12 görevi olarak bilinen bu hikâye sonunda ise Heracles, tüm görevleri yerine getirmiş; ama görevler çok zor olduğu için çektiği acılara dayanamayıp yaşamına son vermek istemiş. İşte, bu noktada Athena devreye girerek Heracles’e zeytinyağı içirmiş. Böylece Heracles gücünü tekrar kazanıp dirilmiş ve istediği ölümsüzlüğe ulaşmış.
Bu efsaneden sonra da zeytinyağı, güç ve kuvvetin simgesi haline gelmiş. Olimpiyatlarda sporcular, güç kazanmak ve kaslarını esnek tutmak için zeytinyağı ile yağlanırmış. Yani tıpkı geleneksel Türk sporlarından biri olan Kırkpınar yağlı güreşlerinde olduğu gibi.
Sadece Sofraların Değil, Cilt Bakımının da Vazgeçilmezi
Zeytinyağı ile ilgili bir diğer önemli bilgi de cilt temizliği için uzun yıllardır kullanılan bir ürün olması. Bunun için de cildine hassas ve doğal bir dokunuş yapmak isteyenlerin tercihi olan zeytinyağlı bakım ürünlerinin tarihi de aslında oldukça eskiye dayanıyor diyebiliriz.
Arkeolojik kanıtlara göre zeytin yetiştiriciliğinin ve işlenmesinin M.Ö. 3000’lerden beri yapıldığı biliniyor. Ancak burada ilginç olan zeytinin sadece gıda olarak değil; merhem, parfüm, cilt temizleyici gibi kozmetik alanda da kullanılması. Çünkü Antik Çağ’da insanlar, kirlerden arınmak için vücuduna zeytinyağı sürermiş. Bunun dışında uzun yolculuklara çıkan yolcular da ayaklarının yara olmaması için zeytinyağını merhem olarak kullanırmış.
Ayrıca doğal bir nemlendirici olan zeytinyağı sadece bugünün değil, Antik Çağ’ın da favorisiymiş. Özellikle zengin kişiler, hamamdan çıktıklarında ciltlerini yumuşatmak için tüm vücutlarına zeytinyağı sürermiş.
Kısacası hem zeytin ağacı hem de bu ağacın meyvesinden üretilen zeytinyağı, tarihin ayrılmaz bir parçası. Biz de Gaia Oliva olarak efsanelere konu olan ve her çağda insanlara şifa sunan bu değeri geleceğe aktarmak için sorumluluğumuzun büyük olduğunu biliyoruz. Bu nedenle doğanın sunduğu bir mucize olan zeytin ağaçlarına özenle bakarak zeytin meyvelerini ağaçlara hiçbir zarar vermeden titizlikle topluyoruz. Böylece zeytinin en doğal halini ve zenginliğini kaybetmeden Gaia Oliva zeytinyağı çeşitlerimizi, doğal bakım ürünlerimizi ve zeytinlerimizi size sunuyoruz.